Türkiye, enerji alanında önemli bir adım atarak alternatif kaynaklarla üretimini çeşitlendirmeye devam ediyor. Son olarak, ABD ile yaptığı stratejik ortaklık çerçevesinde, Diyarbakır Havzası’ndaki kaya gazı potansiyelini değerlendirmeye yönelik büyük bir hamle yaptı.
Kaya Gazı Rezervleri ve Potansiyel
Atık Yönetimi ve Atıktan Enerji Üreticileri Derneği (TAYED) Başkanı Ali Rıza Öner, ABD Jeoloji Araştırmaları Merkezinin verilerine dayanarak Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu ve Trakya bölgelerinde teknik olarak çıkarılabilir toplam 651,3 milyar metreküplük kaya gazı ve 4,7 milyar varil kaya petrolü rezervine sahip olduğunu belirtti. Bu rezervlerin toplam değerinin 350 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.
Kaya Gazı Üretim Süreci ve Yöntemler
Kaya gazı ve kaya petrolü, doğal olarak oluşan ana kayadan ayrılarak farklı kayaç tabakalarına yerleşir. Bu süreçte, gaz veya petrolün bir kısmı ana kayada kalır. Bu kayalarda sıkışan gaz, “kaya gazı” olarak adlandırılırken, petrole ise “kaya petrolü” denir.
Bu tür enerji kaynakları, özellikle ‘hidrolik çatlatma’ adı verilen özel bir teknikle çıkarılmaktadır. Bu yöntemde, yüksek basınçla su kullanılarak kaya katmanları kırılır ve gaz yer yüzeyine çekilir. Ancak kaya gazı çıkarma süreci, klasik petrol ve doğalgaz aramaya göre daha pahalı olsa da daha verimli olabilmektedir.
Diyarbakır Havzası’ndaki Çalışmalar
Son yıllarda TPAO, bölgedeki kaya gazı potansiyelini ortaya çıkarmak için 5 kuyu üzerinde çalışmalar yapmıştır. Diyarbakır’da ise, 3 kuyuda sondaj tamamlanmışken, 2 kuyuda ise sondaj çalışmalarına devam edilmektedir. Hedef, bölgedeki kaya gazının ekonomik olarak en verimli şekilde üretilmesidir.
Yeni Bir Dönem Başlıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), TransAtlantic Petroleum ve Continental Resources ile imzaladıkları ortak girişim anlaşması çerçevesinde yeni bir dönemin kapılarını araladıklarını duyurdu. Bu projede, yerli iş gücünün eğitimi ve teknik bilgi transferi de sağlanarak Türkiye’nin enerji alanındaki bağımsızlığına büyük katkı sağlanması hedefleniyor.
Bu büyük rezervler, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayacak, aynı zamanda ülkenin ekonomik büyümesine de önemli bir katkı sağlayacaktır.