Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan gelişmeler, finansal piyasalarda temkinli bir iyimserliğin oluşmasına zemin hazırlıyor. Siyasi belirsizliklerin kısmen azalması, dış piyasaların desteği ve Türkiye’nin risk primindeki gerileme, yatırımcıların beklentilerini şekillendirmeye devam ediyor. Ancak her ne kadar olumlu sinyaller alınsa da, piyasa oyuncuları riskleri göz ardı etmiyor. İşte güncel görünüm ve öne çıkan başlıklar…
CDS’te Tarihi Gerileme: Güven Artıyor
Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), son beş yılın en düşük seviyelerine gerilemiş durumda. Bu gelişme, uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine yönelik risk algısında önemli bir iyileşme olduğunu gösteriyor. CDS’in düşük seyretmesi, ilerleyen dönemde Türkiye’nin kredi notunda olası bir artışın kapısını aralayabilir. Aynı zamanda bu durum, sıcak para girişini destekleyerek sermaye piyasalarına olumlu yansıyabilir.
Ancak bu iyimserliğin kalıcı hale gelmesi için siyasi istikrarın korunması ve ekonomi yönetiminde kararlılık büyük önem taşıyor. Bu nedenle 24 Ekim gibi kritik tarihler, özellikle yabancı yatırımcılar açısından yakından izleniyor.
Borsa İstanbul’da Dalgalar Arasında Yükseliş
BIST 100 Endeksi, Temmuz 2024’te gördüğü zirve seviyelerinde dalgalı bir seyir izliyor. Yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 13 prim yapan endeks, enflasyon oranının altında bir performans sergiliyor. Ancak son dönemde faiz indirimi süreci ve siyaset cephesindeki yumuşama, borsaya yeniden alım getirdi.
Teknik olarak 11.600 puan seviyesi önemli bir direnç olarak öne çıkıyor. Bu seviyenin aşılması, yeni zirvelerin önünü açabilir. Ancak bu noktaya yaklaşıldıkça kâr satışları hız kazanıyor. Endeksin yukarı yönlü hareketini sürdürebilmesi için bu kritik seviyenin hacimli şekilde geçilmesi gerekiyor. İlk destekler ise 11.000, 10.750 ve 10.500 seviyelerinde.
Faiz ve Döviz Cephesinde Sakinlik Hakim
TCMB’nin enflasyondaki düşüş beklentisine paralel olarak faiz indirimlerine başlaması, para piyasalarında yönü belirleyen ana unsur oldu. Gösterge tahvil faizinde düşüş eğilimi sürerken, döviz kurlarındaki yükseliş sınırlı kalmaya devam ediyor.
Döviz sepeti bazında (Dolar + Euro) yılbaşından bu yana getiriler yüzde 24-25 civarındayken, bu oran TÜFE enflasyonunun (%21,5) üzerinde. TL’de son dönemde gözlenen görece değer kazanımı, döviz fiyatlarının kontrollü bir şekilde ilerlemesine katkı sağlıyor. Ancak ihracatçılar açısından bu durum rekabet gücünü zorlarken, kur geçişkenliği üzerinden enflasyonla mücadeleye destek veriyor.
Yani dövizde ani yükselişlerin önüne geçilmesi, enflasyon hedefi açısından olumlu karşılanıyor. Bununla birlikte, TCMB rezervlerinin güçlü yapısı ve cari dengedeki iyileşme, dövizde baskılanmış seyrin temel dayanakları arasında yer alıyor.
Yabancı Yatırımcının Pozisyonu Değişiyor mu?
TCMB’nin açıkladığı son veriler, yabancı yatırımcıların hisse senetlerinde satışa, tahvil piyasasında ise alıma yöneldiğini gösteriyor. 12 Eylül haftasında yabancılar hisselerde 164 milyon dolarlık satış, tahvil-bonoda ise 587 milyon dolarlık alım gerçekleştirdi.
Bu durum, uzun vadeli yatırımcıların Türkiye’nin faiz ve enflasyon görünümüne olan ilgisinin artabileceğini gösteriyor. Ancak bu eğilimin devam edip etmeyeceği, siyasi zeminin istikrarlı olup olmamasına ve dış konjonktüre bağlı olacak.
TCMB brüt rezervlerinde ise 2.2 milyar dolarlık azalışla 177 milyar dolara düşüş yaşandı. Bununla birlikte, rezervin yaklaşık 93 milyar dolarlık kısmı altından oluşurken, kalan 84 milyar doları döviz olarak tutuluyor. Yurtiçinde dövize olan talep ise son iki haftadır artış eğiliminde. Bu da döviz mevduatlarında 2.7 milyar dolarlık artışla kendini gösteriyor.
FED Etkisi Sınırlı Kaldı, Ancak Umut Devam Ediyor
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Fed toplantısından sürpriz çıkmadı. Fed, beklendiği gibi politika faizini 25 baz puan indirerek %4.25 seviyesine çekti. Fed Başkanı Jerome Powell, faiz indirimlerinin seri şekilde devam etmeyeceğine dair net mesajlar verdi. Ancak 2025 yılı için iki faiz indirimi, 2026 için ise bir indirim öngörüldü.
Bu açıklamalar, piyasaların umutlu kalmasına neden oldu. Özellikle faiz indirimi sürecinin başlamış olması, global piyasalarda risk iştahını destekliyor. Altın ve gümüş fiyatları, karar sonrasında yaşadığı kısa süreli gerilemenin ardından toparlandı.
ABD 10 yıllık tahvil faizi %4.14 seviyesinde seyrederken, Euro/dolar paritesi 1.1748 olarak dikkat çekiyor. Altının ons fiyatı 3.682 dolara, gümüş ise 42.98 dolara ulaştı. Brent petrol fiyatları ise 66 dolar civarında dalgalanıyor.
Kurlar Kontrol Altında Kalabilir mi?
Türkiye’de enflasyonla mücadelede kur geçişkenliği büyük bir rol oynadığı için, döviz kurlarının aşırı yükselmesi istenmeyen bir senaryo olarak öne çıkıyor. Mevcut görünüm, olağandışı bir gelişme yaşanmadığı sürece, kurların kontrollü bir şekilde seyredeceğine işaret ediyor.
TL’nin reel olarak değer kazanması bazı sektörlerde rekabet gücünü zorlasa da, fiyat istikrarı açısından tercih edilen bir politika duruşunu yansıtıyor.
Önümüzdeki Süreçte Neler Takip Edilmeli?
-
24 Ekim kritik bir tarih olarak masada duruyor. Bu tarihe kadar siyasi gündemin seyri, piyasaların yönü üzerinde belirleyici olabilir.
-
ABD tarafında büyüme verileri ve PCE Fiyat Endeksi, küresel risk iştahını etkileyebilir.
-
TCMB’nin rezerv durumu ve yabancı yatırımcı hareketleri, özellikle döviz ve faiz piyasaları açısından yakından takip edilecek.
Dikkatli Ama Umutlu Bir Bekleyiş
Türkiye piyasalarında son dönemde dikkat çeken bir denge arayışı söz konusu. Siyasi tansiyonun azalması, faiz indirim sürecinin başlaması ve CDS’teki düşüş gibi gelişmeler iyimserliği destekliyor. Ancak bu iyimserlik, temkinli bir perspektifle değerlendiriliyor.
Yatırımcılar açısından dalgalı ancak yönünü yukarı çevirmeye çalışan bir borsa, güçlü rezervlere rağmen kontrollü ilerleyen döviz kurları ve faiz indirimi süreciyle şekillenen para piyasaları ön planda. Bu dönemde doğru zamanda doğru pozisyon almak, piyasa oyuncuları için kritik önemde olacak.