Filistin Ekonomi Bakanlığı, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria ile Ürdün’ü birbirine bağlayan Kral Hüseyin (Allenby) Köprüsü Sınır Kapısı’nı kapatmaya devam etmesinin sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, İsrail hükümetinin 18 Eylül’den bu yana Kral Hüseyin Köprüsü Sınır Kapısı’nı kapalı tutmasının Filistin ticaretinin neredeyse tamamen durmasına yol açtığı belirtildi. 7 Ekim 2023’ten önce her gün 550’den fazla tırın bu kapıdan geçtiği vurgulandı.
Kapatmanın sezonun zirvesinde hurma, sebze ve meyve ihracatını aksattığı, Filistinli çiftçiler ve fabrikalar için önemli kayıplara yol açtığı ve yerel pazara temel mal ve hammadde akışını engellediği ifade edildi. Ekonomi Bakanlığı da dahil olmak üzere Filistin hükümetinin uluslararası destek toplamak amacıyla Arap ortakları ve dost ülkelerle temaslarını sürdürdüğü belirtildi. Ayrıca, İsrail’e sınırı acilen yeniden açması, mal ve ticaretin serbest dolaşımını sağlaması ve daha fazla kapanmayı önlemesi için baskı yapmak amacıyla çaba gösterildiği dile getirildi.
Bakanlık, uluslararası topluma ticari hareketin serbestliğini garanti altına almak ve Filistin ekonomisini korumak için İsrail’in keyfi önlemlerini durdurması ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmesi çağrısında bulundu. Ayrıca, 7 Ekim 2023 öncesinde 13-15 milyar dolar aralığında seyreden Filistin gayri safi yurtiçi hasılasının, bu yıl 10 milyar dolar civarına gerilediği belirtildi.
Kerame Sınır Kapısı, Batı Şeria’daki Filistinlilerin Ürdün üzerinden dünyaya açılan tek kapısı olma özelliğini taşıyor. Tel Aviv yönetimi, 18 Eylül 2025’te iki İsrail askerinin silahlı saldırıda öldürülmesinin ardından sınır kapısını kapatmış ve birkaç gün sonra yolculara yeniden açmıştı. Ancak ticari mallara hala kapalı kalmıştı.
Bu durumun Filistin ekonomisi üzerinde ciddi etkileri olduğu belirtilirken, uluslararası toplumun bu konuda duyarlı olması ve Filistin’in ticaretine destek olması gerektiği vurgulandı. İsrail’in keyfi önlemlerinin durdurulması ve ticaretin serbest dolaşımının sağlanması için uluslararası toplumun baskı yapması gerektiği ifade edildi.
