ABD merkezli yarı iletken üreticisi Intel, ABD Başkanı Donald Trump yönetimiyle yaptığı anlaşma kapsamında hükümetin Intel hisselerine 8,9 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdu. Intel tarafından yapılan açıklamada, Trump yönetimiyle ABD’nin teknoloji ve üretimdeki liderliğini hızlandırmak için “tarihi” bir anlaşmaya varıldığı belirtildi. Anlaşma şartlarına göre ABD hükümetinin Intel’in hisselerine 8,9 milyar dolarlık yatırım yapacağı açıklandı. Hükümetin Intel hisselerinin 433,3 milyon adeti hisse başına 20,47 dolardan satın alacağı ve bu durumun da şirketin hisselerinin yüzde 9,9’una denk geldiği ifade edildi.
Açıklamada, hükümetin Intel’deki yatırımının pasif bir sahiplik olacağı ve yönetim kurulu temsilciliği veya başka bir yönetim ya da bilgi hakkı içermeyeceği belirtildi. Ayrıca hükümetin hissesinin, daha önce Intel’e yerli yarı iletken üretimini artırmak amacıyla hayata geçirilen “CHIPS ve Bilim Yasası” kapsamında tahsis edilen ancak henüz ödenmemiş 5,7 milyar dolarlık hibe ve şirkete tahsis edilen 3,2 milyar dolarla finanse edileceği vurgulandı.
ABD Başkanı Donald Trump da konuyla ilgili olarak ABD merkezli Truth Social sosyal medya platformundaki hesabından paylaşım yaptı. Trump, “ABD’nin, daha da inanılmaz bir geleceğe sahip büyük bir Amerikan şirketi olan Intel’in yüzde 10 hissesinin tamamen sahibi olduğu ve kontrol ettiğini bildirmekten büyük onur duyuyorum.” ifadelerini kullandı. Anlaşmayı Intel Üst Yöneticisi (CEO) Lip-Bu Tan ile müzakere ettiğini belirten Trump, “ABD bu hisseler için hiçbir ödeme yapmadı ve hisseler şu anda yaklaşık 11 milyar dolar değerinde.” şeklinde değerlendirmede bulundu.
Trump, Intel’in en son teknolojiye sahip yarı iletkenler ve çipleri üretmesinin ABD’nin geleceği için önemli olduğunu vurgulayarak, hükümetin Intel’e yaptığı yatırımın bu hedefe ulaşmalarına yardımcı olacağını söyledi. Intel ve ABD hükümeti arasındaki bu anlaşmanın, hem şirketin teknolojik gelişimine hem de ülkenin rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacağı düşünülüyor. Intel’in yaptığı yatırımların, ABD’nin teknolojik liderliğini korumasına ve güçlendirmesine olanak tanıyacağı öngörülüyor.