Yatırım fonlarının içinde para piyasası fonları önemli bir yer tutuyor. 2025 yılının Şubat ayında yapılan son analizlere göre, para piyasası fonlarından büyük bir çıkış yaşanmış olsa da, bu fonların toplam büyüklük içindeki payı yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor. Bu durum, yatırımcıların para piyasası fonlarını tercih etmeye devam ettiklerini gösteriyor. Peki, para piyasası fonlarına olan ilginin arkasında hangi sebepler bulunuyor? Yatırımcılar neden bu fonları tercih ediyor ve bu durum ekonomiye nasıl yansıyor?
Yatırım Fonları ve Para Piyasası Fonları
Yatırım fonları, yatırımcılara çeşitli varlıklara yatırım yapma fırsatı sunan araçlardır. Para piyasası fonları ise, genellikle kısa vadeli, düşük riskli finansal araçlara yatırım yapan fonlardır. Bu fonlar, genellikle bankalar, devlet tahvilleri ve benzeri düşük riskli menkul kıymetlerle işlem yapar. Bu nedenle, para piyasası fonları, yatırımcılara güvenli bir liman sunar ve genellikle faiz oranları yüksek olduğunda popüler hale gelir.
Son dönemde Türkiye’de yaşanan ekonomik belirsizlikler, enflasyon oranlarındaki artış ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, yatırımcıları düşük riskli fonlara yönlendirmiştir. Bu, para piyasası fonlarının daha cazip hale gelmesine neden olmuştur. Ancak, son bir haftalık süreçte, yaklaşık 90 milyar TL’lik çıkışa rağmen, para piyasası fonlarının büyüklüğü hala önemli seviyelerde kalmaktadır.
Para Piyasası Fonlarının Yüksek Payı
Son verilere göre, para piyasası fonlarının toplam büyüklüğü 1,4 trilyon TL civarındadır. Bu, tüm yatırım fonları arasında önemli bir paya sahip olduğu anlamına gelir. Yatırımcılar, faiz oranlarındaki artışı göz önünde bulundurarak, bu fonlara yönelmeyi tercih etmişlerdir. Özellikle, stopaj avantajına sahip yatırımcılar, yüksek faiz oranları döneminde para piyasası fonlarını satma konusunda temkinli davranmaktadır. Bu da fonların büyüklüğünün korunmasına yardımcı olmuştur.
Ancak, para piyasası fonlarındaki çıkışların yatırımcı davranışlarını nasıl şekillendirdiği de önemli bir konudur. Yatırımcılar, para piyasası fonlarına olan ilgilerini sürdürmekle birlikte, dövize yönelmeyi tercih edebileceklerini de göz önünde bulundurmalıdırlar.
Faiz ve Enflasyon İlişkisi
Yatırımcıların para piyasası fonlarına olan ilgisinin arkasında faiz oranlarının etkisi büyük bir rol oynamaktadır. Faiz oranları yükseldiğinde, yatırımcılar daha yüksek getiriler elde etmek için düşük riskli fonlara yönelirler. Son dönemde açıklanan yüksek enflasyon verileri ve faiz indirim döngüsüne ilişkin belirsizlikler, hisse senetlerine olan ilgiyi azaltmıştır. Bu durum, yatırımcıların para piyasası fonlarına yönelmesine neden olmuştur.
Kerem Aksoy, Rota Portföy Yatırım Danışmanlığı ve Dağıtım Kanalı Bölüm Direktörü, hisse senedi piyasasının en büyük rakibinin faiz olduğunu belirtmiştir. Faiz oranlarının şu anki seviyeleri, hisse senedi değerlemelerinde yukarı yönlü potansiyelin sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, yatırımcılar para piyasası fonlarını tercih etmeye devam etmektedirler. Ayrıca, Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki jeopolitik gerginliklerin sona ermesi, Türk şirketlerinin öne çıkmasına yardımcı olabilir ve yatırımcılar daha olumlu bir tablo bekleyebilirler.
Dövize Yönelme Eğilimi
Yatırım fonları içinde dövize yönelik fonların büyüklüğü de dikkat çekmektedir. Son bir haftalık süreçte, serbest döviz fonlarına 10,7 milyar TL’lik bir giriş yaşanmıştır. Bu, yatırımcıların dövize olan ilgisinin arttığını göstermektedir. Döviz fonlarına yapılan bu giriş, yatırımcıların TL’deki olası değer kaybına karşı önlem almaya çalıştıklarını gösteriyor olabilir. Ancak, Kerem Aksoy’un belirttiği gibi, TL’nin devalüasyonunun yılın ilk çeyreğinde devam etmesi bekleniyor ve yatırımcıların TL varlıklara olan ilgisi sürebilir.
Döviz fonlarına olan ilgi, özellikle Ocak ayında açıklanan yüksek enflasyon verisi ve yurtdışında güçlenen dolar endeksi nedeniyle artmıştır. USD/TRY kuru üzerindeki volatilitenin artması, yatırımcıları dövize yönlendirmiştir. Ancak, Türk Lirası’ndaki devalüasyonun belirli bir seviyede kalacağı ve KYD Brüt Repo Endeksi’nin artış göstermesi bekleniyor. Bu da, TL varlıklara olan ilginin devam etmesine yol açabilir.
Altın Fonlarına İlgi
Altın, tarihsel olarak güvenli liman olarak kabul edilen bir yatırım aracıdır. Son dönemde altın fonlarına olan ilgi de artmıştır. Geçtiğimiz hafta, altın fonlarına 1,4 milyar TL’lik bir giriş olmuştur. Bu, yatırımcıların dövize ve diğer riskli varlıklara karşı altına yöneldiğini gösteriyor. Altın, enflasyon karşısında değer koruyan bir varlık olarak öne çıkmaktadır ve bu nedenle yatırımcılar, altına olan taleplerini artırmışlardır.
Yatırımcıların Stratejileri
Mehmet Gerz, Ata Portföy Yönetimi Genel Müdürü, yatırım fonları ve piyasalardaki gelişmeleri değerlendirmiştir. Gerz, özellikle para piyasası fonlarının faiz riski almasına neden olan devlet tahvili tutma zorunluluğunun yatırımcılar tarafından dikkatle izlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, devlet tahvili içeren fonlara olan talebin düşük kalabileceğini ve buradan çıkan paranın altına yöneldiğini vurgulamıştır.
Gerz, yatırımcılara döviz bazında bir dağılım önerisinde bulunmuş ve yüzde 80 TL – yüzde 20 döviz dağılımını tavsiye etmiştir. Ayrıca, TL portföyünün yüzde 50’sinin sabit getirili menkul kıymetler, yüzde 30’unun hisse senetleri ve döviz tarafında yüzde 10 altın ve yüzde 10 yabancı menkul kıymet içeren tematik fonları önerdiğini belirtmiştir.
Para piyasası fonlarına olan yüksek ilgi, Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında yatırımcıların güvenli liman arayışının bir sonucu olarak görülebilir. Faiz oranları, enflasyon ve döviz kurları gibi faktörler, yatırımcı davranışlarını şekillendiren önemli unsurlardır. Yatırımcılar, para piyasası fonları, döviz fonları ve altın gibi düşük riskli varlıklara yönelerek ekonomik belirsizliklerden korunmaya çalışmaktadırlar. Ancak, uzun vadede faiz ve enflasyon oranlarındaki değişiklikler, yatırımcı stratejilerini değiştirebilir ve piyasalarda volatiliteyi artırabilir. Yatırımcıların bu gelişmeleri dikkatle izlemeleri önemlidir.