Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Bürosu’nda yaşanan altın hırsızlığı skandalı, büyük bir infiale sebep olmuştu. Zimmet memuru Erdal Timurtaş’ın uzun süredir işe gelmediği fark edilince, durum hemen Cumhuriyet Savcısı’na bildirilmiş ve ardından büyük bir operasyon başlatılmıştı. Yapılan aramalarda, yaklaşık 50 kilogram gümüş ve 25 kilogram altının kayıp olduğu ortaya çıkmıştı.
Erdal Timurtaş’ın kaçışıyla ilgili detaylar da gün yüzüne çıkmıştı. Zimmet memuru, ailesiyle birlikte 19 Kasım 2025’te İngiltere’ye kaçmıştı. Diğer şüpheli Kemal D. ise olaydan sonra yakalanmış ve gözaltına alınmıştı. Timurtaş’ın arkadaşlarına attığı mesajda ise, “Ben malları sattım, Allah çarşınıza pazar versin” ifadeleri dikkat çekmişti.
Soruşturma kapsamında ortaya çıkan bilgilere göre, Erdal Timurtaş 2022 yılında işe başlarken, diğer şüpheli Kemal D. ise 2021 yılından beri adliyede memur olarak görev yapıyordu. Adli emanet kasalarının çift anahtar sistemi ile çalıştığı ve her iki ayda bir denetlendiği bilgisi de soruşturma raporlarına yansımıştı.
Altın hırsızlığıyla ilgili daha fazla detay ortaya çıktıkça, Erdal Timurtaş’ın çaldığı ziynetlerin sahte vatandaşlık operasyonu ziynetleri olduğu anlaşılmıştı. Bu durum, olayın sadece basit bir hırsızlık olmadığını gösteriyordu.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı derinleştirirken, Erdal Timurtaş ve eşi Esma Timurtaş için Adalet Bakanlığı’na kırmızı bülten çıkarılması talebinde bulunmuştu. Ayrıca, diğer şüpheli Kemal D. de ilerleyen sajanstlerde adliyeye sevk edilecekti.
Bu skandalın ardından adli emanetten sorumlu olan Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin hakkında da soruşturma başlatılmıştı. Aynı zamanda, hırsızlık şüphelisi memur için yakalama kararı çıkarılırken, şüphelinin aylar öncesinden vize başvurusu yaptığı da ortaya çıkmıştı.
Yavuz Engin’in adı daha önce Yenidoğan Çetesi davasıyla anılmıştı. Çeteyle ilgili yürüttüğü soruşturma sırasında ölüm tehditleri almış ve bu durum mahkemeye taşınmıştı. Engin’e tehditlerde bulunanlar hakkında devam eden bir dava süreci vardı.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, yaşanan altın hırsızlığı skandalıyla ilgili titiz bir soruşturma yürütürken, kamuoyu da olayın gelişmelerini yakından takip etmeye devam ediyordu. Bu tür olayların adli sistemde ciddi bir güvenlik açığına işaret ettiği ve daha sıkı denetimlerin yapılması gerektiği konusunda geniş bir fikir birliği vardı.